Ortaköy, Boğaziçi'nin Avrupa yakasında, Beşiktaş ilçesine bağlı mahalle ve semt. Ortaköy ve Mecidiye mahallelerinden oluşan Ortaköy semti, sahile açılan vadi boyunca yamaçlara kurulmuş bir yerleşmedir. Kuruçeşme, Ulus, Levazım, Balmumcu ve Yıldız mahalleriyle çevrili olan semtin kuzey sınırı Defterdarburnu'dur. Ortaköy Camii semtin sembolüdür.
Geçmişi
Antik çağda adının Arkheion (Argion) olduğu söylenen Ortaköy'ün, Bizans dönemindeki adı "Ayios Fokas"'tır. Semt, adını Bizans İmparatoru I. Basileios (hükümdarlığı 867-886) tarafından burada yaptırılan Ayios Fokas Manastırı'ndan almıştır.
Bizans İmparatoru VI. Leon'un (hükümdarlığı 886-912) sevgilisi Zoe ile buluştuğu Damianu Sarayı'nın Ortaköy'de olduğu; Damianu mevkiine adını veren manastırın ise, İmparator Teofilos (hükümdarlığı 829-842) ve III. Mihail (hükümdarlığı 842-867) zamanlarında devletin ileri gelenlerinden olan Damianos tarafından 9. yy'da yaptırıldığı ileri sürülür.[1]
Bugünkü Ortaköy'ün, büyük Ayios Fokas Manastırı'nın bulunduğu yer olduğu anlaşılmaktadır. Rumların aynı azize ithaf edilmiş bugünkü küçükAyios Fokas Kilisesi de Ayios Fokas adındadır. Ayios Fokas Manastırı'nın yeri bulunamamıştır. Bu manastırın yakınında 9. yy'da Ermeni asıllı Ortodoks patriği VII. İoannes Grammatikos (hükümdarlığı 832-842) veya kardeşi Arsabarios'un (Arşavir) muhteşem bir sarayının olduğu, bu yüzden semtin Arsebera (veya Arsaberu) olarak da ün kazandığı yazılır. Sarayda gizli ayinler ve ahlaka aykırı eğlenceler yapıldığı yolunda dedikodular çıktığı için İmparator I. Basileios tarafından satın alınarak 150 rahiplik bir manastır haline getirilmiştir. Bu manastırın varlığı (Meryem Ana) Bizans'ın son yıllarına kadar devam etmiştir.
Türklerin Ortaköy'e yerleşmesi Kanuni Sultan Süleyman döneminde (hükümdarlığı 1520-1566) olmuştur. Aynı yıllarda Sadrazam Kara Ahmed Paşa'nın (ö. 1556) kethüdası Hüsrev Kethüda tarafından Mimar Sinan'a bir hamam (Ortaköy Hüsrev Kethüdâ Hamamı) yaptırılmıştır. Ortaköy Deresi vadisinin iki yamacına, 16. yy'da Türklerin yoğun olarak yerleştikleri görülür.[2]
17. yy'ın ortasında dere içinde bir Müslüman mahallesi, kıyıda ise yalılar vardı. Bu yalıların hiçbiri günümüze kadar gelememiştir. Bunun başlıca sebebi, Abdülaziz tarafından 1871'de yaptırılan yeni Çırağan Sarayı'dır. Beşiktaş Mevlevîhanesi ve Ortaköy'e kadar uzanan yalılar ortadan kaldırılarak elde edilen uzun ve geniş alan Çırağan Sarayı'nın inşaatına ayrılmıştır. Ortaköy İskelesi ile Defterdarburnu arasında kalan şeritte Mehmed Kethüda Çeşmesi, Ortaköy Camii, sıbyan mektebi ve sahilin gerisinde Rum, Ermeni ve Musevi esnafın evleri; daha sonra Ortaköy Camii ile Neşetâbâd Sahilsarayı, Esma Sultan Sahilsarayı, Naime Sultan Yalısı, Hatice Sultan Sahilsarayı, Fatma Sultan, Zekiye Sultan yalıları sıralanırdı. Defterdar Paşa Camii 17. yy'a ait bir yapıdır.
Ortaköy Meydanı ve çevresi 1989 ile 1992 yılları arasında Beşiktaş Belediyesi tarafından başlatılan proje çalışmaları ile yeniden düzenlenerek bugünkü görünümünü almıştır.
Ortaköy, tarihi kültürel yapısıyla özellikle 1990'lı yıllardan itibaren, gerek İstanbulluların gerekse yabancıların geniş bir ilgi odağı haline gelmiştir. Semtin ve özellikle meydanın İstanbul'un ilgi odağı haline gelmesindeki diğer bir etken de, üç dini temsil eden üç anıtsal yapının (Ortaköy Camii,Ayios Fokas Kilisesi, Etz Ahayim Sinagogu) birbirine yakın olmasıdır. Bunlar, çevredeki özgün yapı gruplarıyla tutarlı bir bütünlük ve uyum içindedirler. Bu üç kültürün bir arada yaşadığı ortamı yeniden eski özellikleriyle ortaya çıkarmak amacıyla kapsamlı bir proje yapılmış, 1990'lı yılların başındaki düzenleme çalışmaları sonuçlandırılmıştır. İlk etapta Ortaköy'ün yeterli olmayan altyapı şebekesi yeniden yapılmıştır. Ortaköy Meydanı çevresindeki dar organik sokak dokusu; yapılarda bahçe olmaması; cumba ve cephe uyumları çevrenin görünümünü değişik kılmaktadır. Evler sosyal yapıdan da kaynaklanan bir farklılık göstermektedir. Yapılan çalışmada bu organik sokak dokusunun, iki veya üç katlı cumbalı dar düşer dikdörtgen pencereli özgün Ortaköy mimarisinin sürekliliğinin sağlanması amaçlanmıştır.[2]
Meydan ve çevresi, kahveler, gece kulüpleri, barlar, lokantalar, sanat atölyeleri, antika ve hediyelik eşya dükkanları ve haftasonları açılan elişi ve sanat (entel) pazarıyla, gece gündüz canlı bir buluşma merkezidir. Kumpirciler, wafflecılar ve gözlemeciler de Ortaköy'e has mekanlardır.
Bununla birlikte hem sahilyolu, hem Barbaros Bulvarı'na uzanan Palanga Caddesi, hem Dereboyu Caddesi, hem de Ulus'a çıkan Portakal Yokuşu gibi önemli ulaşım akslarının kesişim noktası olduğu için ziyaretçi yoğunluğunun arttığı zamanlarda hem trafik hem de park sorunu yaşanmaktadır. Boğaziçi Köprüsü'nün Avrupa'daki ayağı Ortaköy'dedir.
Yapılar
Ortaköy Meydanı, 19. yy. Osmanlı sivil mimarisinin özgün örneklerini barındırır. Ortaköy'e bugünkü çehre ve özelliğini kazandıran, meydanının en belirgin ve egemen mimari öğesi halk arasındaOrtaköy Camii olarak bilinen Büyük Mecidiye Camii'dir. Cami, Sultan Abdülmecit tarafından Mimar Nigoğos Balyan’a 1853 yılında yaptırılmıştır. Abdülmecid, Ortaköy'ün imarına önem vermiş, Ortaköy Deresi üzerine, bugün artık olmayan köprüyü, sahilde iskelenin güneyindeki mermer sütunlu karakol binasını da yaptırmıştır.
Meydandaki cami kadar eski ve önemli bir başka eser de 1723 tarihli Damat İbrahim Paşa Çeşmesi'dir. Sahilde ahşap temeller üzerinde oturan çeşme, zamanla dolgu ve zemin oturmasından çökmüş, toprak seviyesinin 1,5 m altında kalmıştır. Beşiktaş Belediyesi tarafından, Ortaköy Meydanı ve çevre düzenlemesi çalışması sırasında, kahvelerin arkasına sıkışmış ve görünmeyen çeşme, caminin karşısına taşınarak, toprak altında kalan su teknesi ve musluk etrafındaki selvi motifli taşı ortaya çıkarılmış, restorasyonu yapılmıştır.
Meydanda, Sütçü Ali Sokağı önünde kahvelerin yanında küçük Hamidiye Çeşmesi (Saka Çeşmesi) vardı. Hamidiye su şebekesinden dağılan kol, eski hamamın önündeki Saka Çeşmesi denilen bu döküm çeşmeye ulaşırdı. Bu çeşme daha sonra kaldırıldı ve suyolu kapatıldı. Meydandaki demir döküm çeşme, Yıldız'dan alınarak onarılmış, 1992'deki meydan düzenlemesi çalışmaları sırasında şimdiki yerine konulmuştur. Meydandaki diğer bir küçük çeşme ise cami girişinin yanında, avlunun önündedir.
Meydanın arka sokağı ve Muallim Naci Caddesi'nde girişi olan Ayios Fokas Kilisesi 1856'da yapılmıştır. Bizans döneminde bölgede bulunan manastırın adını yaşatmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder